Yükleniyor
Muhsin SOLAK Hocaefendi, 1930 yılında Selamet (Kamboz) Köyünde dünyaya geldi. İlköğrenimi Adacami Köyünde tamamladıktan sonra Arapça tahsilini, Selamet (Kombozlu) Merhum Hüseyin Kandemir Hocaefendiden aldı. İlköğrenimi ile birlikte dini konularda da dersler alarak bilgisini geliştirdi.
İlk imamlık görevine Adacami Köyündeki Yenicamide başladı. Bu camide iki yıl görev yaptıktan sonra, hocasının hastalanması ve isteği üzerine kendi köyü olan Selamet (Kamboz) Camii imamlığına getirildi. Hayatı boyunca gençlere-yetişkinlere dersler vererek bir çok talebenin yetişmesini ve Arapça öğrenmesini sağladı.
Kıbledağı (Setoz’lu) Yusuf YILMAZ Hocaefendinin vefatından sonra 1970 yılında Güneysu Merkez Camii İmamlığına getirildi. Hocamız bu camide 1977 yılına kadar görev yaptı. Hocaefendi ilmiyle amil, derin islami bilgiye sahip, cemaate ve gençlere önem veren bir kişiliğe sahipti. Güneysu İmam Hatip Okulu ve Kur’an Kursunun açılmasına öncülük etmiştir. Namaz öncesi zaman zaman kahvehanelere gider, ezan okunurken de ben namaza gidiyorum deyice, kahvehanedeki insanlar da onunla birlikte camiye giderdi.
Sobacı Nuri Kaba`nın dilinden Muhsin Hocaefendi:
"Muhsin hocamızı, Yusuf Hocanın Vefatı sonrasında göreve başlamasıyla tanıdık. Kısa bi süre zarfında da olsa kaynaşma sağladık. Her insana karşı Günül Fatihi olduğunu öğrendik. Vaizleri ile, Hayırseverliği ile, hasta bakması, misafirperverliği nerede görürse görsün hal hatır sorması ile herkesin gönlünde taht kurmuştu. Yalnız dille değil, görünüş ummanı ile de güzel bir ahlak saçardı. Söz ile tarif ettiğimiz bu özellikler onun güzel ahlakını tarife sığmaz diye düşünüyorum. Askere giderken kendisine uğramıştım. kendisinden hayır duası istedim. O da bana: "Peygamber ocağına gidiyorsun. unutma hayatının en güzel ve kıymetli zamanları orada geçecek. değerini bil dedi" bu sözü üzerine boyumun kısalığı yüzünden beni almadıkları asker ocağına, zorla ve ısrarla gittim. Muhsin hoca`nın şairlik yönü de vardı. Hitabeti kuvvetliydi. Aklımda kalan bir sözü var bunu paylaşmak istiyorum. 'Bağına bak ki üzüm olsun; sonra o üzümü yemeye yüzün olsun' bu sözü unutamam ve bu sözler sanırım her şeyi anlatmaya yeter."
“Alimin ölümü alemin ölümüdür” sözünde anlamını bulduğu gibi, hocaefendimiz henüz 47 yaşında Güneysu Merkez Camiinde görevli iken 22.04.1977 tarihinde geçirdiği elim bir kaza sonuçu, geride beş erkek evlat bırakarak aramızdan ayrılarak tüm sevenlerini derin üzüntü içersinde bırakmıştır. Kayıtlara göre toplam 19 yıl 10 ay resmi hizmeti olan hocamızın ölümünden itibaren ve sonrasında bölgemizde doğan erkek çocuklara “Muhsin” isminin daha sıklıkla verilmesi, tüm halkımızın ona olan muhabbetinin bir göstergesi olmuştur.
23/04/1977 tarihinde Selamet (Kamboz) Köyünde yaklaşık onbinden fazla cemaatın katılımıyla kılınan cenaze namazı sonrası aynı yerdeki (evinin üstünde ve Büyükköy yolu üzerinde) aile kabristanlığına defnedildi. Cenaze namazını, Rize eski Müftüsü Haydar SADIKOĞLU kıldırdı. Görülmemiş bir kalabalık o gün köyün tüm tarlalarını kaplamıştı. Cenaze günü köy adeta insan seline teslim olmuştu. Dostları, sevenleri, talebeleri onu son yolculuğunda hocamızı yalnız bırakmamıştı. Köyün düz ve yer yer de engebeli arazisi üzerinde, cenazeyi kıldıran hocaefendinin sesini, tüm cemaate duyurabilmek için çok sayıda müezzin de görevlendirilmişti. Elim bir kaza sonucu ve genç yaşta vefat eden hocamızın yokluğu, hepimizi farklı bir hüznün etkisi altına bırakmıştır.
Yaşamının baharında sonsuz yolculuğuna uğurladığımız Hocaefendimize Allah (c.c)’dan rahmet, ailesine, yakınlarına ve sevenlerine sabr-ı cemil, ecr-i ceziller diliyoruz.
Hocam, ruhun şad, mekanın Cennet-i a’lâ olsun.